0541 515 1920 | iletisim@tkh.org.tr

Barış için emperyalizm yenilmelidir!
Barış için emperyalizm yenilmelidir!
1 Eylül, Hitler faşizminin 1939 yılında Polonya’yı işgal ederek İkinci Dünya Savaşı’nı başlattığı tarihin yıldönümü. Dün olduğu gibi bugün de barış, dünyamızda hâlâ umut edilen taleplerin başında geliyor. Ne yazık ki, dünyamız barış talebinin eskilmediği, savaşların, yıkımların, göçlerin ve ölümlerin her gün devam ettiği bir gerçeklikle yüz yüze yaşıyor. Emperyalist- kapitalist sistemin ayakta kalmasının yolu savaşlardan geçiyor. Bu somut durum tespit edilmeden, dünyanın birçok ülkesinde süren savaşların gerçek nedenleri üzerindeki sis perdesi kaldırılamaz. Bugün savaş ya da çatışmaların nedeni olarak gösterilen etnik, dinsel, mezhepsel ve benzeri tüm ayrılıklar, emperyalist devletlerin rolünü saklamaktan ve çıkarlarını korumaktan başka bir anlam ifade etmemektedir. Tersine, dünyanın birçok farklı ülkesinde sürmekte olan savaşların nedeni bizzat emperyalist saldırganlık ve onun sonuçlarıdır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra iki kutuplu dünya gerçeği ortadan kalkmış, emperyalizm her alanda saldırganlığını artırmıştır. İdeolojik alanda “medeniyetler çatışması” kılıfı altında sunulan emperyalizmin savaş ve işgalleri, dünya emekçilerine ölüm, yıkım ve yoksulluktan başka bir şey getirmemiştir. Afganistan, ABD tarafından işgal edilmiş, iç savaşın pençesinden kurtulamamıştır. 1980’ler öncesine göre büyük bir gerileme ve yıkım içerisindedir. Irak’ın ABD tarafından işgali, Irak halkı için büyük yıkım ve ölümlerle sonuçlanmıştır. Irak coğrafyası ve halkı bölünmüş, gerici terörün hüküm sürdüğü üç parçalı bir iç savaş tablosu ortaya çıkmıştır. Libya’nın AB ülkeleri ve ABD tarafından bombalanması sonrası, Libya halkı iç savaşın korkunç sonuçlarıyla yaşam mücadelesi vermeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda Yugoslavya’nın parçalanmasıyla sonuçlanan senaryo, bugün Ukrayna için sahneye konmaktadır. Ukrayna’da ABD ve AB emperyalizmi tarafından desteklenen faşist ve gerici güçlerin darbesiyle ortaya çıkan iç savaş, Avrupa’nın doğusuna kadar gelmiştir. Suriye’de ise tam bir insanlık dramı yaşanmaktadır. Emperyalist devletlerin desteklediği, yönettiği ve silahlandırdığı gerici terör örgütlerinin başlatmış olduğu savaş milyonlarca insanın göç etmesi ve on binlerce insanın ölümü pahasına devam etmektedir. Yemen’de, Filistin’de, Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Ukrayna’da, Afganistan’da açık olarak süren, Azerbaycan ile Ermenistan arasında ve Gürcistan gibi Kafkas ülkelerinde dönem dönem ortaya çıkan ve Balkan ülkelerinde potansiyel olarak varlığını koruyan bir savaş gerçeği ülkemizi sarmalamış durumdadır. Dünya’nın bu savaş fotoğrafının yanına, bir de ülkemizde Kürt sorunu üzerinden yaşanan çatışma ortamı eklendiğinde, içinde bulunduğumuz somutluk daha açık bir şekilde görülecektir. Bugün dünyamızda yaşanan savaşların ve iç savaşların durdurulmasının yolu emperyalizme ve emperyalizmin işbirlikçisi gericiliğe karşı verilecek mücadeleden geçmektedir. Savaşa karşı barış talebi aynı zamanda emperyalizme ve gericiliğe karşı özgürlük ve ilericilik mücadelesi ile birlikte ele alınmalıdır. Yaşanan çatışma ve savaşlarda rol oynayan bazı yerel unsurların arkasında emperyalist devletler ve bu devletlerin çıkarları üzerine kurulu politikalar olduğu açıktır. Suriye ve Irak’ta gerici terör örgütü IŞİD’in emperyalizmin müdahalelerine zemin oluşturduğu ise başka bir gerçeklik olarak karşımızdadır. Bugün gerici terör örgütlerine karşı emperyalist devletlerin “demokrasi” adıyla giriştiği savaş ve işgalin başka bir açıklaması bulunamaz. Ne gericilik, ne de emperyalizm dünya halklarına özgürlük, eşitlik ya da bağımsızlık getirebilir. Ülkemizde, emperyalizme bağımlı sermaye düzeninin baş aktörü AKP iktidarının “yeni Osmanlıcılık” söylemi ile birlikte gündeme getirdiği dış politika açılımı, tam da emperyalizmin çıkarları doğrultusunda şekillenmiştir. Ortadoğu’da emperyalizmin “Büyük Ortadoğu Politikası” ekseninde kendisine rol biçilen AKP, başta Irak ve Suriye olmak üzere bölgede ülkemizi ateşe atan, mezhepçi bir dış politika uygulamaya koymuştur. “Komşularla sıfır sorun politikası” yalanıyla bölge ülkelerindeki iç savaşın bizzat parçası, destekçisi, tedarikçisi ve yöneticisi olan AKP iktidarı, bölgemizde yaşanan yıkımların, ölümlerin ve göçlerin bizzat sorumlusu olarak tespit edilmelidir. Emperyalist politikalar doğrultusunda ülkemiz topraklarında bulunan askeri üslerin ABD savaş uçaklarına açılması bu işbirlikçiliğinin en büyük kanıtıdır. Bugün ülkemizde Kürt sorunu bağlamındaki çatışma ortamı ise “savaşın” başka bir boyutu olarak karşımızdadır. 30 yıldır devam eden, Kürt sorunu ekseninde yaşanan çatışma ve savaş onlarca ölümle sürmektedir. Emperyalizmin bölgeye müdahalesiyle daha da sıkışan bir başlık olarak ele alınması gereken Kürt sorununda, silahların konuştuğu bir somutlukta alınacak yol yoktur. Bugün çatışmanın karşılığı olarak gündeme getirilen “masada çözüm” seçeneğinin ise emekçiler açısından ilerletici bir yanı bulunmamaktadır. Emperyalizmi ve gericiliği karşısına almayan hiçbir siyasi çözümün ne Türk, ne de Kürt emekçileri için gerçek bir çözüm olmayacağı bilinmelidir. Dünyada yaşanan ve ülkemizi etkileyen savaşların durdurulması gerekmektedir. Bunun için emperyalizme, gericiliğe ve sermaye düzenine karşı büyük bir siyasi mücadele verilmesi elzemdir. Bu verili durumdan hareketle; 1. Ülkemiz, acilen, emperyalizmle bağlarını kopartacak ve komşu ülkelerle barış içinde yaşayacağı bir dış politikaya geçmelidir. Bunun için, başta üsler olmak üzere bütün askeri sahalar ABD ve AB emperyalizmiyle birlikte NATO’ya kapatılmalıdır. ABD ile yapılan, ülkemizi Ortadoğu’da her türlü çatışmanın içerisine sokacak anlaşma ve koalisyonlardan ve NATO’dan çıkılmalıdır. 2. Sınır ötesi askeri harekâta izin veren ve bu amaçla Suriye ve Irak’a yönelik bir askeri operasyon olasılığı içeren tezkere Meclis’te reddedilmelidir. Ülkemiz bir savaşın içine sokulamaz. Bu konuda AKP iktidarına ve tek adam yönetimi uygulayan cumhurbaşkanına yetki verilemez. 3. Irak ve Suriye’de yaşanan iç savaşın unsurları olan dinci terör örgütlerine verilen her türlü destek esilmelidir. Ülkemiz sınırları, dinci terör gruplarına derhal kapatılmalı, silah, lojistik ve askeri yardım yasaklanmalıdır. Bugüne kadar bir savaş suçu sayılması gereken bu uygulamaların sorumlusu olan iktidar mensupları yargı karşısına çıkarılmalıdır. 4. Suriye savaşının büyük yıkımlarından biri olan milyonlarca Suriyeli göçmene dönük her türlü insani yardım yapılmalı, bu insanların ülkelerine dönüşü için bütün şartlar sağlanmalıdır. Bunun için en başta Suriye’nin meşru yönetimi olan Esad yönetimi ile resmi ilişki geliştirilmelidir. 5. Kürt sorunu bağlamında yaşanan çatışma ortamı bitirilmeli, bunun için silahlar derhal susmalıdır. Silahların susması gerek şartken, yeter şartın Dolmabahçe mutabakatı ekseninde AKP iktidarı ile masaya oturmak olmadığı bir kere daha ortaya konmalıdır. Emperyalizme karşı, laik ve emekten yana bir cumhuriyet mücadelesi Kürt sorununda gerçek çözümün anahtarıdır. Partimiz Türkiye Komünist Hareketi, Türk ve Kürt emekçilerinin kardeşçe yaşayacağı bir ülke, Sosyalist Türkiye için mücadelesini yükselterek sürdürecektir. Kahrolsun emperyalizm! Kahrolsun gericilik! Yaşasın Barış! Türkiye Komünist Hareketi
WhatsApp