0541 515 1920 | iletisim@tkh.org.tr

TKH HAFTALIK BASIN TOPLANTISI - 03 ŞUBAT 2021
TKH HAFTALIK BASIN TOPLANTISI - 03 ŞUBAT 2021

Değerli yurttaşlar, 

Ülkemizin önüne şimdi de AKP tarafından yeni anayasa tartışması getirilmek istenmektedir. Hemen arkasından Devlet Bahçeli böyle bir çalışmaya katılacaklarını açıktan beyan etmiştir. 

Demek ki AKP-MHP, yani biri gerici diğeri faşist iki partinin yeni hesapları var. Ülkemizin başına yeni çoraplar örmeye kalkıyorlar. 

Amaç bellidir: Ülkede azınlık durumuna düştüler, paçayı kurtarmaya çalışıyorlar. Şimdi de anayasa değişikliği gündemi ile güya “darbe hukukundan temizlenmiş” bir anayasa yapıyoruz diyerek demokratlık oynayacak, kendilerini demokrat göstermeye çalışarak şirinlik yapacaklar. 

İkinci amaç ise seçim hesapları... Düzen cephesinde ittifakları bozacak yeni bir girişim başlatmak istiyorlar. Güya anayasa değişikliğinin bazı başlıkları üzerinden yeni taraflaştırmaları zorlayacaklar. 

Üçüncü amaç ise, AKP eliyle kurulan gerici, emek düşmanı ve işbirlikçi rejimin anayasasını da yapıp rejimin geri dönülmez biçimde yerleşmesini sağlamak. Parlamenter sisteme geri dönüş tartışmalarının tamamen önünü kesmek!

Bugün AKP ve MHP tarafından gündeme getirilmek istenen anayasa tartışmalarına bizlerin vereceği yanıt açıktır. Bugün ülkemizde bir Cumhuriyet sorunu vardır. 

1923 yılında kurulan Cumhuriyet, AKP eliyle kurulmuş bugün yeni bir rejim inşa etmişlerdir. Bu yeni rejiminin anayasasına evet diyeceğimizi kimse beklemesin! 

Biz yeni bir Cumhuriyet diyoruz. Yeni bir Cumhuriyet kurulmalıdır. Ülkemizin kurtuluşu, topyekün temizlik için yeni bir cumhuriyet mücadelesi başlatılmalıdır! 

Biliyoruz ki bugün güçlendirilmiş parlamenter rejiminden ibaret bir geriye dönüş ya da salt güçlendirilmiş parlamenter sistemi programı ülkenin bütün sorunlarını çözmeyecektir!

Bugün ülkemizin temel sorunlarından birisi emek sorunudur. 

Bugün ülkemizin temel sorunlarından birisi laiklik sorunudur. 

Bugün ülkemizin temel sorunlarından birisi bağımsızlık sorunudur. 

Bugün ülkemizin temel sorunlarından birisi adalet sorunu, özgürlük sorunudur. 

Bugün ülkemizin en büyük sorunu kapitalizmdir!

Emekçilerin laik bağımız Cumhuriyeti tek kurtuluş yoludur! 

Anayasa tartışmaları AKP eliyle kurulan rejimi onaylama aracı olmasına izin vermeyelim! Bu rejimi tasdiklemek en büyük hata olacaktır. 

Bugün ülkenin tek kurutuluş yolu yeni bir Cumhuriyet projesidir, yeni bir Cumhuriyet programıdır!

AKP ve MHP tarafından açılan anayasa tartışmalarına karşı yeni bir Cumhuriyet talebi yükseltilmelidir. 

Türkiye Komünist Hareketi olarak, yeni bir cumhuriyet programı etrafında emekçileri, cumhuriyetçileri, yurtseverleri birleşmeye ve mücadele etmeye çağıyoruz!

Değerli yurttaşlar, 

Bir başka konu da, Anayasayı takmayan Erdoğan’ın anayasa konusunu mesele olarak koyması.

Hem anayasayı takmayın, anayasa mahkemesinin kararlarını uygulamayın hem de anayasayı değişikliğini gündeme getirin!

Bugün ülkemizin en önemli sorunlarından birisinin hukuk devleti kimliğinin yitirilmiş olmasıdır. Bizzat AKP eliyle kurulan gerici rejimde anayasa, hukuk, yargı kurumlarının hiçbir önemi kalmamıştır. 

Sayıştay raporlarını hiçe sayan, anayasa mahkemesinin kararlarını yerine getirmeyen bir hükümetin yeni anayasa yapacağız demesi adlı adınca Aziz Nesinlik bir olay olarak kayıtlara geçmelidir!

Değerli yurttaşlar, 

Süleyman Soylu, başta üniversitenin tüm bileşenleri olmak üzere toplumda kabul görmeyen siyasi bir atamayı savunabilmek için manipülasyon yapmaktadır. 

Liyakatla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir AKP yöneticisinin dışarıdan rektör olarak atanmasına karşı tepkilerini dile getiren öğrencilere yönelik polis şiddetinin ve gözaltıların nedenini kutsal değerlere saygısızlığa ya da LGBTİ kimliğine bağlamak büyük bir manipülasyondur!

Soylu’nun yaptığı, Kâbe fotoğrafını bahane ederek din istismarı üzerinden LGBTİ bireylerini düşmanlaştırıp Boğaziçi Üniversite gündemini saptırma girişimidir! Süleyman Soylu önce Kabe’nin maketini pasta yapıp kesen AKP’lere bakmalıdır. 

Mesele rektörlüğe yapılan gayr-ı meşru atamadır!

 “Eskiden öğrenciler mi seçiyordu?” diyerek Boğaziçi Üniversitesi’nin bütün bileşenlerinin hayır dediği bir dayatmayı savunan Süleyman Soylu, 12 Eylül faşist darbesinin ağzıyla konuşmaktadır! 12 Eylül öncesi rektörler üniversitenin kendi içinden seçimle göreve gelirdi!

12 Eylül ile birlikte başlayan “yukarıdan atama” bugün Erdoğan tarafından aynen devam ettirilmektedir. Hatta doğrudan üniversite dışından bir AKP il yöneticisi rektör olarak atanmıştır. 

“Anayasada darbe izini silmek mümkün değildir” deyip anayasa değişikliğini gündeme getiren Erdoğan’ın sözü üzerinden 24 saat geçmemişken bugün Soylu’nun 12 Eylül darbesinin bir uygulamasına sahip çıkması hem manidar hem gülünç hem de “fıtrat göstergesidir”! 

Liyakatsız ve siyasal bir atamaya hayır diyenleri faşistlikle suçlayan Soylu, önce ağzından çıkan 12 Eylül faşist darbesi uygulamasını sahiplendiği sözlerini duymalı, sonra cinsel kimlik üzerinden sarf ettiği nefret söylemine bakmalıdır!

Faşistlik aranacaksa, bakılacak yer bellidir!

Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin demokratik, meşru ve haklı tepkilerini polis copuyla baskı altına almaya çalışan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu aynaya bakmalıdır!

Değerli yurttaşlar, 

Darbe günlerinden mi geçiyoruz. 12 Eylül darbesi günlerinde kitlesel gözaltıları hatırlıyoruz. 

Bugün Boğaziçi öğrencilerine yönelik kitlesel gözaltılar darbe hukukunun, sıkıyönetim rejiminin uygulamalarını yeniden gündeme getirildiğinin göstergesidir. 

Ya da başka bir deyişle AKP bugün ülkeyi sıkıyönetim rejimiyle yönetmektedir. 

Abdülhamit’in kurduğu istibdat rejiminin bir benzerini AKP kurmuştur. Faşist parti MHP de buna destek olmuştur. 

İstibdat rejimine karşı hürriyet en temel haktır!

Haklı, meşru ve demokratik haklarını kullanan üniversite öğrencilerine yönelik gözaltı furyasına derhal son verilmelidir!

Ülkenin üniversite okuyan çocuklarını gözaltına almayı bırakın!

Bütün öğrencileri ve sokaklarda gözaltına alınan bütün yurttaşları derhal serbest bırakın! 

Buradan bir sözümüz de atanmış rektöre!

Bu saatten sonra Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olsan ne olur olmasan ne olur!

Kendi okulundaki öğrencilerin kitlesel gözaltına alınmasına yol açmış bir şahsın rektörlük koltuğuna yapışması bir bilim insanına yakışır mı?

Okulun kapılarını kendi öğrencilerine karşı polise açmak, polisin Boğaziçi Üniversitesini adeta ablukaya aldırmak bir bilim insanına yakışır mı?

Melih Bulu, senin rektörlüğün polis zoruyla, polis dayağıyla, polis dayatmasıyla, gözaltılarla sağlanıyorsa eğer o koltukta bir dakika bile oturma!

Tartışmalı ve sorunlu bir şekilde Boğaziçi Rektörlüğüne koltuğunu derhal bırak!

Melih Bulu, seni ne öğrenciler istiyor ne de akademisyenler istiyor!

Değerli yurttaşlar, 

Ülkede önemli siyasal gelişmeler olurken bir yandan da emekçilerin yaşamlarını kabusa çeviren zam furyası devam ediyor. 

Enflasyon canavarı çarşıya, pazara inmiş, artık emekçilerin evlerinden çıkmaz olmuştur. Erdoğan, reform deyip dursun, ülkenin bütün varlıklarını ipotek etmiş, ülkeyi büyük bir borcun içine sokmuş, ülkeyi ekonomik krizle karşı karşıya bırakmıştır. 

Faiz düşerse enflasyon düşer dedi, tersi çıktı, ancak ne hikmetse hala ekonomi adına konuşabiliyor!

Bugün ülkemize yağmur yağmıyor ama zam yağmuru sağanak şekilde yağıyor!

2021 yılının Ocak ayında doğalgaz, otoyollar ve gıda fiyatlarında yaşanan artış artık yaşama katlanamaz hale getirmiş durumda. 

Elektrik fiyatları yüzde 6 arttı. Doğalgaza Ocak ayında iki zam geldi, toplamda yüzde 21 zamlandı. 

Alkollü içeceklere ÖTV zammı bir kez daha gelirken, köprü ve otoyallara yüzde 26 zam yapıldı. Halk geçerken yüksek para ödüyor, geçmediği zaman devlet halkın parasını yine sermayeye, hem de yabancı sermayeye ödemeye devam ediyor. 

Gıda fiyatlarında yaşanan artış, mutfaklarda yanan yangını daha da körüklemiştir. 

Ama en acısı ise deprem vergisi diye bildiğimiz özel iletişim vergisi yüzde 7,5 tan yüzde 10’a çıkarıldı. Ancak halkımız hala deprem vergilerinin akıbetini öğrenebilmiş değil!

Sağanak şeklinde yağan zamlar, bugün AKP iktidarının bütün hamasi söylemlerini tuz buz etmektedir! Kurdukları faiz çarkının dönmesi için ellerini bir kez daha emekçilerin cebine attılar. 

Bu harami düzeni, bu yağma düzeni bitmeden halkın refaha kavuşması mümkün değildir!

Ekonomik krizden çıkışın yolu zam yapmak değil, yabancı sermayenin ve özel sektörün elindeki işletmeleri devletleştirmektir!

Bugün halkın çıkarı ve krizden kurtuluş için uygulanacak ekonomi politikası planlı ve kamucu ekonomi programıdır!

Değerli Yurttaşlar, 

Basın toplantımızın sonuna geliyoruz. Buradan pandemi dolayısıyla aşı konusuna bir kez daha değinmek istiyoruz.
Herkese ücretsiz aşı talebimizi yineliyoruz. Korona aşısında torpile, iltimasa, önceliğe hayır diyoruz. 

Son kez olarak Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin yanında olduğumuzu yineliyoruz. Gözaltına alınan bütün öğrenci arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz. 

Ya istibdat ya hürriyet diyerek basın toplantımıza buradan son veriyoruz!

WhatsApp