0541 515 1920 | iletisim@tkh.org.tr

Ülkemizi gericilere ve karanlığa teslim etmeyeceğiz!
Ülkemizi gericilere ve karanlığa teslim etmeyeceğiz!
Bu memleket bizim! Ülkemizi gericilere ve karanlığa teslim etmeyeceğiz! Halkımız gerici barbarlıkla, terörle ve katliamlarla teslim alınamayacak! Gericiliğe ve teröre karşı laik Türkiye için örgütleniyoruz...  

Basına, emekçi halkımıza, ilerici güçlere ve tüm kamuoyuna:

Ülkemizi gerici barbarlığa teslim etmeyeceğiz!

Ülkemiz gericiliğin, karanlığın ve terörün cenderesi altındadır. Emekçi halkımız bu karanlıktan kurtulmalıdır, kurtulacaktır. Sadece 2015-2016 yılları arasında 26 bombalı ve silahlı katliamla ülkemiz vurulmuş, halkımız korku rejimine esir alınmaya çalışılmıştır. Katliamlarla geçen 2016 yılından sonra yeni yıla alçakça bir katliam haberi ile girilmiştir. İstanbul Ortaköy’de yılbaşı gecesinde yaşanan silahlı saldırı sonrası 39 yurttaşımızın yaşamını yitirdiği ve 65 yurttaşımızın yaralandığı yeni bir katliam daha yaşanmıştır. Bu katliamlara alışmayacağız. Barbarca, alçakça ve haince düzenlenen bu saldırıyı lanetliyoruz. Bu saldırı da öncekiler gibi göz göre göre gelmiştir. Bu saldırının zemini AKP iktidarının Suriye politikasının ve gericiliğin karanlık zihniyetinin taşlarıyla döşenmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “yılbaşı kutlamalarını karşısına alan hutbeleri” yayınlanırsa, yılbaşı kutlamalarına hayır diyen gerici kampanyalar düzenlenirse, tarikat ve cemaatlerin halkın yılbaşı kutlamalarına karşı gerici siyasi gösteriler düzenlemesine izin verilirse, gericiliğin bir başka kanadının katliamlarına kapı aralanmış olur. Bugün bir yılbaşı gecesinde toplu katliam yapan gerici zihniyet ile yılbaşı kutlamalarını karşısına alan gerici zihniyet arasında fark bulunmamaktadır. Bu katliamın aynı zamanda AKP iktidarının Suriye politikasıyla doğrudan ilgisi bulunmaktadır. Yıllardır cihatçı gerici çeteler Türkiye üzerinden Suriye’ye sokulmuş, silahlandırılmış, ülkemize geçişlerine izin verilmiştir. AKP iktidarının yanlış Suriye politikası, bugün ülkemize katliamlar olarak dönmüştür. Ilımlı İslam ile Türkiye rol model yapılmaya çalışılmıştı. Irak ve Suriye’de radikal cihatçı çeteler devreye sokulmuş, Suriye ve Irak’ın parçalanması hedeflenmişti. Emperyalizm ve işbirlikçileri eliyle  “ılımlı-radikal İslamcılığın kullanıldığı planın” bedellerini en ağır şekilde ödeyen Irak ve Suriye halkı gibi Türkiye halkı da ağır bedeller ödemeye devam etmektedir. Saldırı olabileceği yönündeki istihbarata rağmen cihatçı hücrelerin ülkemizdeki varlıklarını koruyabilmesi ise AKP yönetiminin zaafiyetini bir kez daha açık olarak göstermiştir. Yılbaşı kutlamalarını ‘din dışı’ ilan eden cüppeli yobaz Ahmet Mahmut Ünlü bu kez bin 500 yıllık zeka ve düşünce oyunu satrançla ilgili ‘fetva’lar vermekte, satranç oynayanları yalancı ve lanetlenmiş olarak tarif etmektedir. Cüppeli yobazın `Yenikapı Ruhunun` önemli figürlerinden biri olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Reina Katliamı’nın ardından İstanbul Okmeydanı’nda kahvehaneleri dolaşarak laikliğin önemini anlatıp gericiliğe karşı mücadele çağrısı yapan Halkevleri üyeleri Ayşegül Başar ile Hamit Dışkaya tutuklanmıştır. Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası hükümet sözcüsü sosyal medya hesaplarını takip altına aldıkları tehdidini savurmuş, buranın `Dingonun Ahırı` olmadığını savunmuştur. Ülkemizin sınırlarını ve güvenliğini tehlikeye atan hükümettir. Ülkemizden Irak ve Suriye`ye geçen, yine ülkemizde hücreler kuran cihatçı çeteleri besleyenler ve bunu savunan yandaş medya muhalif sosyal medya mesajlarından rahatsız olmaktadır. AkTrollerin insalık dışı mesajları bile onları tatmin etmemektedir, ilericiler, devrimciler fişlenerek ve hedef gösterilerek linç ettirilmeye çalışılmaktadır. Ülke genelinde haftalardır milli eğitim müdürlüklerinden AKP’li yazar ve ‘ünlü’lere, cemaat ve tarikat liderlerinden kimi parti gençlik teşkılatlarına kadar yılbaşı kutlamalarına karşı düşmanca eylem ve söylemlerde bulunarak adeta kampanya yürütülürken Hükümet’in hiç bir önlem almadığı biliniyor. Gerici söylem ve tehditlerle gelinen 31 Aralık gecesinde yaşanan Reina Katliamı’nın ardından da durmayan ve bu kez ‘oh olsun’ minvalinde devam eden yorumlarla ilgili de Bakanlık ve savcılıklar nezdinde somut bir adımın atılmadığı da gün gibi açıktır. Tüm bunlar yine en yetkili ağızlar tarafından başkanlık hedefine bağlanmaya çalışılmakta, istikrar ve güvenlik başkanlık rejimi ile özdeşletirilmeye çalışılmaktadır. AKP anayasayı değiştirip başkanlık rejimine geçmek istemektedir. Başkanlık daha istikrarlı bir ülke değil tek adam yönetimine geçiştir. Meclis artık tek adamın ağzına bakacak, Yargı tek adamın komutlarıyla karar verecektir. Hukuk devleti yerine diktatörlük rejimine geçiş amaçlanmaktadır. Bugün AKP tarafından istenen bir diktatörlük rejimidir. AKP iktidarı ülkemizi yönetememektedir. AKP iktidarı gericiliğin tohumlarının daha fazla ekilmesine neden olmuştur. AKP iktidarı, cihatçı çetelerin arkasında durarak ateşi ülkemize de taşımıştır. Emperyalizmin çıkarları doğrultusunda Ortadoğu’da rol kapmak adına kapıları cihatçılara açan AKP’nin işbirlikçiliğinin bedelini, ülkemiz ağır biçimde ödemektedir. Katliamlarla, korku rejimi ile, tutuklamalarınızla bu halkı esir alamayacaksınız. Bu katliamların önü, emperyalizm ve parababalarının AKP eliyle yaratmış olduğu bu işbirlikçi gerici düzenle hesaplaşıldığı ölçüde kesilecektir. Halkımızı gericiliğe, yobaz katillere ve bunların iplerini ellerin de tutanlara karşı örgütlenmeye ve mücadeleye çağırıyoruz. Gelin aydınlık bir ülkeyi, emekçilerin laik ve bağımsız cumhuriyetini hep birlikte kuralım. TÜRKİYE KOMÜNİST HAREKETİ 8 Ocak 2017
 
WhatsApp